13 Ocak 2015 Salı

154_ALEMLERİN RABBİ ALLAH’IN DOSTLARI OLAN YOL GÖSTERİCİ EVLİYAYA TABİ OLMAYA DAVETİYE



            Ey Dünya Gezegeni’ne imtihan için gelmiş yolcu kardeş! Kainatın sahibi Yüce Yaratıcı, milyarlarca galaksiler ve yıldızlar içinde  yüzde bir rahmetini sunduğu şu Dünya’da, en şerefli yaratılan varlık olan insanoğlunun kendisini tanıması, ibadet etmesi ve O’nu aramamız, özlememiz için bu değerli hayat nimetini yaratmıştır !
            Evrende bunca muhteşem güzelliğe, nimetlere, açık deliller ve mucizelerle  gönderilmiş peygamberler ve kutsal kitaplara rağmen hayat yalanlar, hileler ve tuzaklarla doludur!
            Bu yüzden doğru yolu gösteren yani mürşid bir veliye, onun nefs terbiye okulu olan dergahına yönelerek, nefsimizi arıtarak  Allah’a ulaşmamız lazımdır.
            Önyargıdan kurtulan, öğrenmeye ve araştırmaya meraklı, gizemli ve hikmetli gerçekleri keşfetmek isteyen kimseler Allah’a ve sırrına ulaşabilirler..
Mürşidle beraber olmanın, ona bağlanmanın delili Kur’an-ı Kerim’de Tevbe Süresi 119. Âyeti kerimedir: “Ey inananlar, Allah’tan korkun ve sādıklarla (doğrularla) beraber olun.” Tefsirciler ‘Sadıklar’ın mürşid-i kâmil olduğunu açıklamışlardır. En büyük mürşid Hz.Muhammed (a.s.) da dünyadan ayrıldığına göre “Alimler peygamberlerin vārisleridir.” Hadis-i şerifine uyarak ālim, mürşid-i kâmil olan bir veliye bağlanmak her çağda Müslümanlar için gereklidir. Mürşidi olmayanları, insanın kötülüğü emreden nefsi ve Şeytan çoğu zaman aldatır ve tuzağa düşürür !
            İslam tarihine bakıldığında sevilen, sayılan büyük ālimler, veliler bir mürşide bağlanıp yeterliliğe erdikten sonra insanlığı aydınlatmaya devam etmişlerdir. Şāh-ı Nakşibend (k.s.), Mevlāna Celaleddin Rumi (k.s.) ,Hacı Bektaşi Veli (k.s.), Yunus Emre (k.s.), İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmed’in Hocası Akşemseddin Hazretleri hep karanlığa ışık saçan yıldız olmuşlardır. Günümüzde de Türkiye’de Adıyaman’da Gavs-ı Sani sıfatlı mürşid hazretleri dertli insanlığın kurtuluşu için rehberlik etmektedir.
Bir veliye bağlanmanın gerekliliğini Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim Han şöyle açıklar: “Padişah-ı âlem olmak kuru bir kavga imiş,
            Bir veliye bende olmak hepsinden âlā imiş.”
“Evliyanın himmeti (mānevi yardımı) yaydan çıkan oku geri çevirir!” gerçeği, sisli ormanda, tehlikeler vadisinde Allah’ın izniyle sizi kurtarır. İnsanlar kendi başlarına bütün işleri, konuları bilip becerebilselerdi hastalandığında doktora ve hastaneye, öğretmene ve okula, sanat ustasına ve dükkanına gitmezlerdi.

            Hadis-i şerifte şanlı Peygamberimiz: “Allah-ü Teālā bir kuluna iyilik dilerse, onu dinde fakih kılar.” Buyuruyor. Fakih; Gereğince anlayan, zeki anlayışlı âlim manalarına gelir. Yüce Allah, Hakikate ulaşmayı dileyen, bu yönde adım atan ve gayret eden mü’minleri gönül gözü açık, erdemli kullarından eylesin! Övgü, âlemlerin Rabbine, rahmet ve selam Hz.Muhammed (a.s.)’e , ailesine , arkadaşlarına ve iyi kulların üzerine olsun!  01.01.2011
      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder