EĞİTİM ARACININ
TEKERLERİ
1. Sağlıklı Olma ve Yeterli Beslenme 6.
Uygun Çalışma Ortamı
2. İyi Bir Hafıza 7.
Ders Araç ve Gereçleri
3. İlgi/Merak 8.
Öğretmen ve Uygun Metot
4. Çalışma 9.
Seviye Uygunluğu
5. Yeterli Zeka 10.
Huzur ve Mutluluk
Öğrenim, insan hayatının en temel ve kaçınılmaz
görevlerinden biridir. Öğrenme, beşikten mezara kadar süren, zaman ve mekanla
sınırlı olmayan bir faaliyettir. Hayatı doğru ve güzel yaşamak için aile,
çevre,okul ve insanın kendi iç dünyasında devam eden, yağmur alıp karşılığında
güzel ürünler verme işine benzer.
Herhangi bir bilgi ya da konuyu
anlayıp bunun kalıcı olmasını sağlamak basit bir olay da değildir. Öğrenim için
şartlar vardır. Aralarında derece farkları olsa da hepsi önemli ve gereklidir.
Her birinin yüzdelik oranla ne kadar
gerekli ve önemli olduğunu kestirmek zorsa da bazıları, hava, su ,ekmek hayat
için neyse o kadar ihtiyaçtır. Bunlar: Sağlıklı Olma ve Yeterli Beslenme, İyi
Bir Hafıza, İlgi/Merak, Çalışma.
İyi bir örnek vermek gerekirse 10
tekerli bir kamyon düşünelim. Yaşamımız boyunca süren öğrenim ve eğitimi
taşınması gereken bir yüke benzetirsek; Bu kamyonun rahat ve kolay yol alması
için 10 tekere ihtiyaç vardır. Arkadaki takviye tekerlerden bazıları olmasa,
kamyon zorlanarak ve riskli bir durumda yol alır. Fakat 4 ana tekerin
kesinlikle olması lazımdır. Şimdi tüm bu şartları inceleyelim:
1- Sağlıklı olmayan hasta
bir insan devamlı acısını ve kederini düşüneceğinden öğrenmeye durumu uygun
değildir. “Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur.” Vecizesi bunu güzelce açıklar.
2- ‘Hafıza’, koruyan,
saklayan demektir. Aynen bir kap, suyu nasıl saklıyorsa, hafızası çok zayıf
olan bir kimsenin bilgileri, anıları dağılır gider. “İlmin afeti unutmaktır.”
Atasözü unutmanın bilgileri yok eden felaket olduğunu gösteriyor. Hafızayı
kuvvetlendiren besinler; Bal, siyah kuru üzüm, antep fıstığı gibi yiyecekler
yenmelidir. Ayrıca vücutta demir ve çinko minerallerinin eksikliğinin de
unutkanlığa sebep olduğu bildirilmiştir.
3- İlgi /Merak:
İnsanoğlunu yeni şeyler öğrenmeye, maceralara, keşiflere sevkeden itici bir
güçtür. Dünyadaki birçok keşifler, merak duygusu sonucu olmuştur. Bir konuyu,
varlığı merak eden, o şey dünyanın öbür ucunda, dağın tepesinde bile olsa gidip
onu bulur. İlgilenmezse, gözünün önünde olsa görmez. Bununla beraber
öğretilecek konular câzip hâle getirilmeye çalışılmalıdır. Günümüzde canlı,
hareketli, göz alıcı sunumlar bu yüzden yapılmaktadır.
4- Çalışma, herkes için
gerekli bir görevdir. Hayatta başarılı olabilmenin ilk şartı çalışmaktır.
Birçok faydalı buluşlar yapan Thomas Edison, dehayı tarif ederken: “Deha, yüzde
bir ilham, yüzde doksan dokuz çalışmaktır!” diyerek bunun önemine işaret
etmiştir.
5- Yeterli Zeka: Her
yaşta alınması gereken öğrenim için gerekli olan zekadır. Zeka yaşı 1-2 yaş
düşük olanlar, belli bir normal yaştaki eğitim bir kısmını alabilirler. Belki
bu bir bardağa, bir buçuk bardaklık su dökülmesine benzetilebilir. Ama 7
yaşındaki bir çocuğa 10-12 yaş grubunun öğrenmesi gerekenler verilirse, bunu
hazmedemeyecektir. Zeka da doğuştan gelen bir özelliktir. Herkesin anlama ve
kavrama kabiliyetinde farklılıklar vardır. Ünlü düşünür Mevlana Celaleddin, “Ne
kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anlayabildiği kadardır!”
diyerek, insanların seviyelerinin üstünde bilgi yüklemenin faydasızlığına
dikkat çekmiştir.
6- Uygun Çalışma Ortamı: Bir
öğrencinin rahat ders çalışıp anlayabilmesi için ısısı, ışığı normal,
gürültüden uzak, sakin bir yer olması, okumaya ve yazmaya uygun bir ortam
olması gerekmektedir. Bazı evlerdeki gibi bir odanın köşesinde çalışan televizyon,
bir köşede sohbet eden anne-baba-dede vs., diğer bir köşede bağıran, yaramazlık
eden küçük çocukların bulunduğu gürültülü bir odada çalışılamayacağı gibi bir
konuyu anlamak ta çok zorlaşır.
7- Ders Araç ve Gereçleri:
Atalarımız: “Kem âlet ile kemâlat olmaz.” Yani kötü araç gereçlerle gelişme
olmaz, diyerek konunun önemini dile getirmişlerdir. Kitabı olmayan bir insan,
dinledikleri ve izledikleri ile yetinecek, defteri olmazsa not alıp, onları
okuma ve tekrarlama imkanı da olmayacak. Bazı âletler olmasa, benzerleriyle
idare edilebilir, fakat bazıları olmadığında ise hiçbir şey yapılamayabilir.
Kalem olmasa, deftere ne ile yazacaktır! Teknoloji geliştikçe seçenekler
çoğalmaktadır, yine de her işin kendine uygun âleti olmadan başarılı iş yapmak
çok zor görünmektedir.
8- Öğretmen ve Uygun Metot; Tarih boyunca eğitimde önemli bir faktör olmuştur.
Bununla beraber günümüzde uzaktan eğitim metoduna göre hazırlanmış kitaplar ve
diğer eğitici araçlarla öğretim yapılmaktadır. Buna açık öğretim denmekte,
normal zekalı insanlar bile bunu başarabilmektedir. Yine de öğretmenin devamlı
açıklamalar yapabilmesi, merak edilen sorulara istenildiği zaman cevap
verebilmesi, ipuçları sunması, canlı, hareketli bir yol gösterici olarak büyük
önemi ve faydaları olduğu da kabul edilen bir gerçektir. Yeni araştırmalar
ışığında öğretim metotlarında da gelişmeler olup uygulanmaktadır.
9- Seviye Uygunluğu: Belli
yaştaki çocuklar, kendi yaşlarına uygun öğretimi görmelilerdir. Eğitimin derece
derece olması esastır. Bu, bir bebeğin beslenme gelişimine benzetilebilir; Önce
sütle beslenir, sonra hafif gıdalar, daha sonra katı yiyeceklere alışır ve
sindirebilir.Bir seviyede yeterli olmayanlar, üst seviyelere
gittikçe daha çok zorlanacaklar, noksanlarını telafi etmezlerse, daha az konuyu , beceriyi kavramaya başlayacaklar.
10- Huzur ve Mutluluk:
Öğrenmeye hazır olacak bir kişinin gönül rahatlığı içinde ve kafasının dinç
olması gerekir. Gerek ferdi gerek ailevi, sosyal dert ve problemleri olanlar
kendini ders öğrenmeye olsun veya başka bir işe veremezler. Kafada ve kalpte o
sorun hatırlandığı ve var olduğu sürece kendilerini o iş üzerinde
yoğunlaştıramaz, dikkatini veremezler. Okuma, dinleme, izleme; hangi yöntemle
anlatılırsa anlatılsın bilgi edinme oranı çok azalır. Sürekli çözüm bulunamayan
ruhsal problemler ise, “Duvarı nem, insanı gam yıkar!” atasözünde ifade
edildiği gibi ciddi ruhsal hastalık ve çöküntülere neden olur. Bu açıdan
hayattaki çoğu meselede, rüzgarlara karşı direnen, fırtınadan sonra tekrar
doğrulan ‘söğüt’ gibi olup, çoğu zaman hayata ümitle bakma alışkanlığını
kazanmak gerekir!
Sonuç olarak, bir başka açıdan bu
temel şartlar, binanın alt yapısı kabul edilirse, sağlam temeller üzerine
yüksek gökdelenler inşa edilebilecektir.
Çocuklarımızın ve gelecek
neslimizin, el ele ve dayanışma içinde, sevinçte ve kederde birlikte olarak
aydınlık yarınlara ulaşmasını diliyoruz.
Nisan 2002
Memduh Özcan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder