26 Ekim 2013 Cumartesi

EĞİTİM ARACININ TEKERLERİ

Yayın No:020


EĞİTİM ARACININ TEKERLERİ
1. Sağlıklı Olma ve Yeterli Beslenme                          6. Uygun Çalışma Ortamı
2. İyi Bir Hafıza                                                          7. Ders Araç ve Gereçleri
3. İlgi/Merak                                                              8. Öğretmen ve Uygun Metot
4. Çalışma                                                                  9. Seviye Uygunluğu
5. Yeterli Zeka                                                           10. Huzur ve Mutluluk

                       

              
Öğrenim, insan hayatının en temel ve kaçınılmaz görevlerinden biridir. Öğrenme, beşikten mezara kadar süren, zaman ve mekanla sınırlı olmayan bir faaliyettir. Hayatı doğru ve güzel yaşamak için aile, çevre,okul ve insanın kendi iç dünyasında devam eden, yağmur alıp karşılığında güzel ürünler verme işine benzer.
            Herhangi bir bilgi ya da konuyu anlayıp bunun kalıcı olmasını sağlamak basit bir olay da değildir. Öğrenim için şartlar vardır. Aralarında derece farkları olsa da hepsi önemli ve gereklidir.
            Her birinin yüzdelik oranla ne kadar gerekli ve önemli olduğunu kestirmek zorsa da bazıları, hava, su ,ekmek hayat için neyse o kadar ihtiyaçtır. Bunlar: Sağlıklı Olma ve Yeterli Beslenme, İyi Bir Hafıza, İlgi/Merak, Çalışma.
            İyi bir örnek vermek gerekirse 10 tekerli bir kamyon düşünelim. Yaşamımız boyunca süren öğrenim ve eğitimi taşınması gereken bir yüke benzetirsek; Bu kamyonun rahat ve kolay yol alması için 10 tekere ihtiyaç vardır. Arkadaki takviye tekerlerden bazıları olmasa, kamyon zorlanarak ve riskli bir durumda yol alır. Fakat 4 ana tekerin kesinlikle olması lazımdır. Şimdi tüm bu şartları inceleyelim:
1-      Sağlıklı olmayan hasta bir insan devamlı acısını ve kederini düşüneceğinden öğrenmeye durumu uygun değildir. “Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur.” Vecizesi bunu güzelce açıklar.
2-      ‘Hafıza’, koruyan, saklayan demektir. Aynen bir kap, suyu nasıl saklıyorsa, hafızası çok zayıf olan bir kimsenin bilgileri, anıları dağılır gider. “İlmin afeti unutmaktır.” Atasözü unutmanın bilgileri yok eden felaket olduğunu gösteriyor. Hafızayı kuvvetlendiren besinler; Bal, siyah kuru üzüm, antep fıstığı gibi yiyecekler yenmelidir. Ayrıca vücutta demir ve çinko minerallerinin eksikliğinin de unutkanlığa sebep olduğu bildirilmiştir.
3-      İlgi /Merak: İnsanoğlunu yeni şeyler öğrenmeye, maceralara, keşiflere sevkeden itici bir güçtür. Dünyadaki birçok keşifler, merak duygusu sonucu olmuştur. Bir konuyu, varlığı merak eden, o şey dünyanın öbür ucunda, dağın tepesinde bile olsa gidip onu bulur. İlgilenmezse, gözünün önünde olsa görmez. Bununla beraber öğretilecek konular câzip hâle getirilmeye çalışılmalıdır. Günümüzde canlı, hareketli, göz alıcı sunumlar bu yüzden yapılmaktadır.
4-      Çalışma, herkes için gerekli bir görevdir. Hayatta başarılı olabilmenin ilk şartı çalışmaktır. Birçok faydalı buluşlar yapan Thomas Edison, dehayı tarif ederken: “Deha, yüzde bir ilham, yüzde doksan dokuz çalışmaktır!” diyerek bunun önemine işaret etmiştir.
5-      Yeterli Zeka: Her yaşta alınması gereken öğrenim için gerekli olan zekadır. Zeka yaşı 1-2 yaş düşük olanlar, belli bir normal yaştaki eğitim bir kısmını alabilirler. Belki bu bir bardağa, bir buçuk bardaklık su dökülmesine benzetilebilir. Ama 7 yaşındaki bir çocuğa 10-12 yaş grubunun öğrenmesi gerekenler verilirse, bunu hazmedemeyecektir. Zeka da doğuştan gelen bir özelliktir. Herkesin anlama ve kavrama kabiliyetinde farklılıklar vardır. Ünlü düşünür Mevlana Celaleddin, “Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anlayabildiği kadardır!” diyerek, insanların seviyelerinin üstünde bilgi yüklemenin faydasızlığına dikkat çekmiştir.
6-      Uygun Çalışma Ortamı: Bir öğrencinin rahat ders çalışıp anlayabilmesi için ısısı, ışığı normal, gürültüden uzak, sakin bir yer olması, okumaya ve yazmaya uygun bir ortam olması gerekmektedir. Bazı evlerdeki gibi bir odanın köşesinde çalışan televizyon, bir köşede sohbet eden anne-baba-dede vs., diğer bir köşede bağıran, yaramazlık eden küçük çocukların bulunduğu gürültülü bir odada çalışılamayacağı gibi bir konuyu anlamak ta çok zorlaşır.

7-      Ders Araç ve Gereçleri: Atalarımız: “Kem âlet ile kemâlat olmaz.” Yani kötü araç gereçlerle gelişme olmaz, diyerek konunun önemini dile getirmişlerdir. Kitabı olmayan bir insan, dinledikleri ve izledikleri ile yetinecek, defteri olmazsa not alıp, onları okuma ve tekrarlama imkanı da olmayacak. Bazı âletler olmasa, benzerleriyle idare edilebilir, fakat bazıları olmadığında ise hiçbir şey yapılamayabilir. Kalem olmasa, deftere ne ile yazacaktır! Teknoloji geliştikçe seçenekler çoğalmaktadır, yine de her işin kendine uygun âleti olmadan başarılı iş yapmak çok zor görünmektedir.

8-      Öğretmen ve Uygun Metot; Tarih boyunca eğitimde önemli bir faktör olmuştur. Bununla beraber günümüzde uzaktan eğitim metoduna göre hazırlanmış kitaplar ve diğer eğitici araçlarla öğretim yapılmaktadır. Buna açık öğretim denmekte, normal zekalı insanlar bile bunu başarabilmektedir. Yine de öğretmenin devamlı açıklamalar yapabilmesi, merak edilen sorulara istenildiği zaman cevap verebilmesi, ipuçları sunması, canlı, hareketli bir yol gösterici olarak büyük önemi ve faydaları olduğu da kabul edilen bir gerçektir. Yeni araştırmalar ışığında öğretim metotlarında da gelişmeler olup uygulanmaktadır.

9-      Seviye Uygunluğu: Belli yaştaki çocuklar, kendi yaşlarına uygun öğretimi görmelilerdir. Eğitimin derece derece olması esastır. Bu, bir bebeğin beslenme gelişimine benzetilebilir; Önce sütle beslenir, sonra hafif gıdalar, daha sonra katı yiyeceklere alışır ve sindirebilir.Bir seviyede yeterli olmayanlar, üst seviyelere gittikçe daha çok zorlanacaklar, noksanlarını telafi etmezlerse, daha az konuyu , beceriyi kavramaya başlayacaklar.

10-  Huzur ve Mutluluk: Öğrenmeye hazır olacak bir kişinin gönül rahatlığı içinde ve kafasının dinç olması gerekir. Gerek ferdi gerek ailevi, sosyal dert ve problemleri olanlar kendini ders öğrenmeye olsun veya başka bir işe veremezler. Kafada ve kalpte o sorun hatırlandığı ve var olduğu sürece kendilerini o iş üzerinde yoğunlaştıramaz, dikkatini veremezler. Okuma, dinleme, izleme; hangi yöntemle anlatılırsa anlatılsın bilgi edinme oranı çok azalır. Sürekli çözüm bulunamayan ruhsal problemler ise, “Duvarı nem, insanı gam yıkar!” atasözünde ifade edildiği gibi ciddi ruhsal hastalık ve çöküntülere neden olur. Bu açıdan hayattaki çoğu meselede, rüzgarlara karşı direnen, fırtınadan sonra tekrar doğrulan ‘söğüt’ gibi olup, çoğu zaman hayata ümitle bakma alışkanlığını kazanmak gerekir!
            Sonuç olarak, bir başka açıdan bu temel şartlar, binanın alt yapısı kabul edilirse, sağlam temeller üzerine yüksek gökdelenler inşa edilebilecektir.
            Çocuklarımızın ve gelecek neslimizin, el ele ve dayanışma içinde, sevinçte ve kederde birlikte olarak aydınlık yarınlara ulaşmasını diliyoruz.
                                                                                                                                                                                                   Nisan 2002
                                                                                                                                                         Memduh Özcan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder