Yayın No:009
Ağustos 1999
ÇOCUK EĞİTİMİ ÜZERİNE
İyi bir çocuk yetiştirmek, hazineler dolusu servetten daha hayırlıdır. Çünkü bunlar yaşayan hazinelerdir. (C.G.Salzman)
1.Ailede kazanılan davranış ve tutumlar, her zaman
düzenli bir eğitimin sonucu olarak
değil genellikle karşılıklı
etkileşim sonucu ve rasgele gerçekleşmektedir.
2. Eğitimin en temel şartlarından birisi eğitici ve eğitilen arasındaki
diyaloğun
(karşılıklı
konuşmanın) sağlıklı olarak tesis edilmesidir. Bu ilişki ne kadar sağlıklı ise
verilen eğitimin sonuçları da o kadar iyi olacaktır. İyi bir iletişim kurmanın
yolu da çocuğu ve kendimizi anlamaktan geçer.
3. Eğer bir halk veya topluluğun diğerlerinden
ayrıcalığı varsa, onlar insanların
haklarını gasp
ederek insanlık âleminin başına bela olabilirler. Kısa bir zaman sonra böyle kimselerin
kalpleri katılaşır, başkalarının elem ve gözyaşları onları etkilemez olur.
Çocuklar da baskı altında ezilen insan topluluklarındandır. Onları baskı
altında tutanlar, özellikle anne ve babalardır. Çocuklara revā görülen bu
muameleler, yeni yetişenler tarafından da görülerek âdetā gelenek hālini
almaktadır.
4. Çocukların davranışlarının kaynağı, anne ve babalarının
hareketleridir. Aslında
hatanın kimde
olduğunu daha iyi anlamak için onlar üzerinde araştırma yapmak gerekir. Çocuklar,
anne ve babalarına benzerler ve onların karakterlerini yansıtırlar.
5.Bazıları
başka çocukları örnek gösterirler: “Bak şu çocuğa, nasıl hareket ediyor? Sen
de böyle olmalısın!” diyerek
çocuğun yaratılışına uygun olmayan şeyleri yaptırmaya kalkışıp çocuğu āsi,
hırçın ve pısırık bir hâle getirirler.
6.Anne ve babaların yanlış davranışlarından ilk önemli örnek; kendi
yapmadıklarını
onlardan istemeleri.
7. İkinci örnek: Aşırı ileri görüşlülük: Bazı anne ve babalar, yakınarak
çocuklarına en
iyi terbiye ve
eğitimi verdikleri halde onların neden kötü davranışta bulunduklarını bir türlü
anlayamadıklarını söylerler. Bunun sebebini biraz detaylı olarak araştırırsak,
şu sonuç ortaya çıkar: Bu kötü hareketlerin kaynağı, çocuklara farkında olmadan
verilen birkaç saatlik olumsuz derslerdir.
8. Üçüncü örnek: Yanlış eğitim: İnsanın keyfi
yerindeyse, kötü davranışları ve
alışkanlıkları
görmemezlikten gelebilir.ancak onu kızdıran bir şey varsa, çocuğunu küçük bir
hatadan dolayı cezalandırır. Bazen suç işleyen çocuklar, bu işlediği suçu kabul
edince dayak yerler. Bazen de yalan söyleyerek dayaktan kurtulurlar. En ufak
hatadan dolayı –mesela bir bardak kırmak gibi- çocuk affedilmeyip hemen
dövülebiliyor. Çocukları bu şekilde yetiştirmek, ateşin üzerine benzinle gitmek
gibidir.
9. Çocukların duygularına değer
vermezseniz ve sadece onlara haksızlık ederseniz, kendinizden nefret
ettirirsiniz.
Küçük kız, annesini sevindirmek için
bardakla çiçek götürüyor, merdivenleri çıkıyordu. Ayağı kayarak düştü ve bardak
kırıldı. Annesi kızının ne yapmak
istediğini öğrenmek gereği duymadan eline bir sopa alarak üzerine yürüdü…Bir
yandan vurmaya,bir yandan da “Güzelim bardağı kırarsın ha!”diye bağırmaya
başladı.
Takdir ve öpücük beklerken bir ton
dayak yiyen küçük Dilara, yapılan haksızlık karşısında çok hiddetlendi. Uzun
süre olanları unutamadı ve annesine
içinden kin besledi. Ona bir daha çiçek hediye ettiğini gören de olmadı.
10. Çocuklar arasında ayrımcılık
yapılırsa, ilgilenilmeyen ve horlanan çocuk, iltifat gören ve sevilen diğer
kardeşlerini kıskanır, nefret ve kızgınlıkla bakar, anne-babasına karşı ise kin
duyar ve inat eder.
11. Çocukları sevdikleri şeylerle
korkutursanız, onlardan soğutmuş olursunuz.
12. Anne ya da babadan biri haklı
olarak çocuğunu azarlar ve ceza verirken diğeri çocuğa arka çıkar, korur ve
şımartırsa, çocuk kendisini azarlayan, ceza verenden nefret eder.
13. Çocuklarınıza karşı hissiz olur,
onların üzüntü ve sevinçlerine katılmazsanız, böylece size karşı kin
duymalarını sağlamış olursunuz.
14. Çocuklarınız bir hata mı yaptı? Hemen
alaya alıp dalga geçerek hatırlatırsanız, böylece sizden nefret edebilirler.
15. Çiğdem, annesinden biraz dikiş
dikmeyi öğrenince, annesine becerikliliğini göstermek için bir mendil kenarı
çevirmek istedi. Bu mendilin kenarını çevirirse, annesi onu nasıl da takdir
ederdi, diye düşünüyordu.Ümitler içinde, bütün dikkatini dikişe vermişti. İşin tam ortasındayken küçük
kızın parmağına iğne batıverdi. Kızcağız, bu acı karşısında feryat ve figan
ederek, yerinde zıplamaya başladı.Bu acısına bir çare bulur diye annesine
koştu. Fakat ilgisiz ve düşüncesiz anne, kızının bu haline acıması gerekirken
kahkahayla gülmeye başladı. Diğer kardeşleri de annelerinin kahkahasına
katıldılar. İğnenin parmağına batmasından çok kendisiyle alay edilmesi acı
veriyordu ona. Benzer olaylar ve annesinin benzer olayları devam ettikçe küçük
yüreğinde annesine karşı kin ve nefret duyguları kabarıyordu. Artık hiçbir
şeyle kendisini ispatlamak istemiyor, nefreti, davranışlarına da yansıyordu. Annesini
üzmek için onun dediklerinin hep tersini yapıyordu. Anne ise Çiğdem’in bu ters
davranışlarına bir sebeb bulamıyor, şaşırıyordu.
16. Çocuklarınıza sık sık yalan
söyler ve onları aldatırsanız, işte o
zaman size güven duymadıklarını görürsünüz.
17. Çocuklara neyin nasıl
yapılacağını öğretmeden; rasgele emirler verirseniz ve yapılıp yapılmadığını
kontrol etmezseniz, hiçbir zaman yerine getiremeyeceğiniz tehditler
savurursanız, sizi dinlemezler alay ederler. Daha sonra sizi aşağıladıklarını
göreceksiniz.
18. Hediye verme ya da ceza konusunda
vaatlerde bulunursanız, sözünüzü yerine getirin.Yoksa çocuklar sözlerinizin boş
olduğunu, tutarsız olduğunu anlarlar.
19. Çocuklarınızın birbirlerini
aşağılamalarına, kavga ve gürültü çıkarmalarına müsamaha gösterir, suçun kimde
olduğunu araştırmadan hemen dayak atarsanız, böylece çocukların birbirlerine
düşman olacaklarını görürsünüz.
20. Sürekli insanların
kötülüklerinden bahsederseniz, çocuklarınızı insan sevgisinden mahrum
edersiniz.
21. Anne ve babalar, çocuklarına, fakirlere
ve yardıma muhtaç insanlara merhamet edilmemesi gerektiğini anlatarak, cimrilik
ederek bunlara yardım etmeyi “boş yere harcama” sayarlarsa, çocukların kalbinde
yardım etme duyguları tükenir. Artık fakirlere karşı hissiz ve soğuk
davranırlar. Hatta onlardan nefret bile etmeye başlarlar.
22. Anne ve babalar, devamlı
birbirleriyle tartışır, hakaret eder, sürekli hatalarla çocuklara örnek
olurlarsa, çocuklar onları aşağılarlar ve onlar da kavgacı ve tartışmacı
olurlar.
23. Çocuklarınıza küçük yaştan itibaren,
zavallı ve masum insanların acılarıyla alay etmeyi öğretirseniz, onlar da
muhakkak böylece zalim ve acımasız olacaklardır.
24. Çocuğunuz birisine öfkeliyse onu
destekleyip kışkırtmakla işte onların
yüreklerine intikam hırsını rahatça yerleştirmiş olursunuz
25. Birileri çocuğunuzu aşağılar veya ona
hakaret ederse, siz bunu iyice abartırsanız kalbindeki kin ve intikam
hisleri eksilmez.
26. Çocuklarınıza başkalarının uğradığı felaketler karşısında sevinme
öğretilirse, onlar diğer insanların mutluluklarına kızıp, kıskanırlar ve
böylece kalplerdeki sevgi ve merhamet duyguları kaybolur.
27. Çocuklarınızı, bazı hayvanların kirli ve pis olduklarına
inandırabilirseniz, onları diğer hayvanlardan da tiksindirebilirsiniz.
28. Çocuklarınız tabiatın güzellikleriyle ilgilenmek isterlerse, buna
mani olunursa, onları değişik telkinlerle bu duygudan vazgeçirmeye çalışılırsa,
o vakit tabiata karşı duyarsız ve hissiz olacaktır.
29. Çocuklarınıza, henüz öğrenim yaşına gelmeden, ısrarla yabancı dil
öğretmeye çalışırsanız, göreceksiniz kabiliyetlerinin nasıl köreldiğini.
30. Çocuklarınıza cinlerden, hayaletlerden, büyüden, peri masallarından, kötü
kalpli cadıdan bahsedilirse, böylece onların her gece cin ve hayaletlerden
korktuklarını göreceksiniz.
31. Çocukları ölümden korkutmamak için, onun çok korkunç bir şey
olmadığını anlatmalısınız.
32. Çocuklarınıza Allah’ın hep ceza verip azap ettiğini anlatırsanız, böylece
onların Allah’tan ve dinden uzaklaştıklarını göreceksiniz.
33. Çocuklarınızı dinden uzaklaştırmak istemiyorsanız dini bilgileri
öğrenmeleri için baskı yapmamalı, hatta bu sebeple onları dövmemelisiniz.
34. Dindar insanları kötüleyip, arkalarından konuşarak çocuklarınızı
dinden uzaklaştırmış olursunuz.
35. İstedikleri her şeyi hemen yerine getirirseniz, çocuğunuz inatçı biri
olur.
36. Çocuklarınızı yalan söylemesini istemiyorsanız onları küçük yaşta
buna alıştırmamalısınız.
37. Çocuklarınızın size her anlattığına hiçbir araştırma yapmadan
inanırsanız onları yalancı yapabilirsiniz.
38. Çocuklarınız yaptıkları hataları size bildirip doğru söyledikleri
zaman onları cezalandırırsanız böylece yalan söyleme ihtiyacı duyarlar.
39. Çocuklara, nazlanmasına neden olacak şekilde davranıp, üzerine fazla
düşerseniz tembelliğe ve yalana teşvik
etmiş olup, konuşmalarınızla yalan söylemelerini kolaylaştırabilirsiniz.
40. Çocuklarınıza her şeyin kötü tarafını gösterirseniz; onları
somurtkan, kendilerinden şikayet eden ve hayatta karamsar insanlar yaparsınız.
41. Çocukları, başkaları aleyhinde konuşmaya teşvik ederseniz
büyüdüklerinde iftira atmaya da alıştırmış olursunuz.
42. Sahip olamayacakları şeyleri güzel
göstermek suretiyle çocuklarınızı
somurtkan ve çekilmez hale getirebilirsiniz. Hiç de kötü hayatları
olmayan çocuklar, yaşantılarından memnun olmamaya başlarlar.
43. Normal isteklerine aldırılmayan fakat zorla yaptırmak istedikleri
hemen yerine getirilen çocukların inatçı hale geldiklerini göreceksiniz.
44. Çocukları, sevmedikleri ve başaramayacakları meslekleri seçmeye
zorlamamalısınız, yoksa yetenekli olmadıkları mesleklerde beceriksiz, faydasız
ve neşesiz hale gelirler.
45. Her istediklerinde çocuklarınıza bol bol harçlık verir ve bu parayı ne yaptıklarını hiç sormazsanız zamanla hırsızlık yapmaya yönelirler.
46. Çocuklarınızın gözleri önünde evliliğe dair mahrem olan şeyleri
yaparsanız ruhsal yapıları bozulur.
47. Her istediklerini yemelerine
göz yumarsanız çocuklarınızı obur
yapabilirsiniz.
48. Çocuklarınızın, kendilerini size beğendirmek için gösterdikleri
gayretleri görmemezlikten gelmeyin. Aksi halde onları tembel, düzensiz
ve hayata karşı isteksiz yapabilirsiniz.
49. En küçük hatalarından dolayı bile çocuklar dövülürse, çok kolay aptal
olurlar.
50. Aşırı içki içen anne-babalar, çocuklarınızın nasıl geri zekâlı
olduğunu gözlerinizle görün!
51. Çocukların her işi başkalarına yaptırılır, kendi başlarına bir iş
yapmalarına da fırsat verilmezse, beceriksiz ve pısırık bir hâle gelirler.
52. Çocuklarınızın düzenli ve tertipli olma heveslerini kırmayın, yoksa
onları düzensiz bir hâle getirebilirsiniz.
53. Çocuklarınızı küçük yaşta süslü püslü, gösterişli ve modaya uygun
giyindirirseniz,
büyüdüklerinde
onları “moda hastası” tipler olarak görebilirsiniz.
54. Çocuklara sık sık çalışmanın
zorluğundan bahsetmeyin, bahsederseniz bu, onların avare ve haylaz kimseler
olarak yetişmesini sağlar.
55. Çocuklarınızı, çok küçük
yaşlarda zekalarının gelişmesi için zorlarsanız onların böylece
aptallaştıklarını görebilirsiniz:
Bir profesörün sevimli bir kızı
dünyaya gelmişti. Birkaç hafta sonra hareketleriyle gösterdiği zeka
belirtileri, anne ve babayı pek sevindirmişti. Bir yaşına geldiğinde yaptığı
ilginç hareketlerle, söylediği sözlerle dikkatleri üzerine toplamaya
başlamıştı.
Çocuk gücünden fazla gayret
göstermeye başladı. Arkadaşları dışarıda oynarken, o odasına kapanıp, hayret
edilecek kadar çok şeyler öğrendi. Dört yaşına geldiğinde her şeyi
okuyabiliyor, bu arada Fransızca ve coğrafya dersleri alıyordu. Altı
yaşındayken tarih dersleri almış ve çoğu yazarları okumuştu. On iki yaşına
geldiğinde eski medeniyetlerden bahsediyor, bir sanat tenkitçisi gibi şair ve
yazarları tenkit ediyor, yeni çıkan savaşların sonuçları hakkında kendinden
emin şeyler söylüyordu.
Ne var ki on üç yaşından sonra
gerilemeye başladı. Kızcağız, okuduğunu anlayamaz ve hiçbir şeyi kafasında
tutamaz hâle geldi. Sonunda kafası hiçbir şey alamaz aptal biri oldu. Çocuklar
ata benzer. Daha gelişmeden önce onlara yük vurulursa, küçük ve güçsüz
kalırlar.
56. Çocuklara, paranın çok değerli
bir şey olduğunu sık sık hatırlatırsanız cimrileştirirsiniz.
57. Durmadan vazifelerini anlatmak,
çocukları öğüt dinlemez hale getirir, göreceksiniz ki zamanla duyarsız bir hâle
geleceklerdir.
58. Kötü alışkanlıkları
çocuklarınızın yanında sık sık tekrarlarsanız, onların sizi örnek aldıklarını
ve bu alışkanlıkları kazandıklarını görebilirsiniz.
59. Çocukları ya kendi hallerine
bırakmak; yahut bakıcılara emanet edip onlarla hiç ilgilenmemek, kötü huylu
hâle getirir.
60. Çocuklarınızı sağlıklı büyütmek
istiyorsanız, onların üzerine titreyip çok nazlı yetiştirmeyin.
61. Temiz hava ve bol güneşten
mahrum yaşamak, sağlıksız yetişmeye yol açar.
62. Çocukların üzerine titremek, en
ufak bir rahatsızlıktan dolayı doktor doktor gezdirmek, hazır yiyeceklere
alıştırarak bol bol ilaç vermek, onları ölüme yaklaştırır.
63. Çocuklarınızı sağlıksız bir
bakıcıya verirseniz onların da hastalıklı ve zayıf kimseler olduğunu
görürsünüz.
64. Bütün rahatsızlıkların ana
kaynağı, bizzat insanın ta kendisidir. Cahillik, bātıl inançlar, tembellik,
başıbozukluk ve en önemlisi, fikri hayatın kaynağı olan din ve manevi
değerlerin yeterince bilinmemesidir. Şâyet bu hastalıklara şifā bulmak
gerekiyorsa:
1. İnsanların düşünmeye sevkedilerek
kendilerine dönmeleri sağlanmalıdır. Yegâne çarenin de bizzat kendilerinde
olduğu onlara anlatılmalıdır.
2. Çocuklar, mantıklı ve
yaradılışlarına uygun olarak eğitilmeli ve yetiştirilmelidir. İnsanların
kurtuluşu, ancak iyi eğitim iledir.
Memduh ÖZCAN,
Aksaray;
1999
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder