Ey Dünya
Gezegeni’ne imtihan için gelmiş yolcu kardeş! Kainatın sahibi Yüce Yaratıcı, milyarlarca
galaksiler ve yıldızlar içinde yüzde bir
rahmetini sunduğu şu Dünya’da, en şerefli yaratılan varlık olan insanoğlunun
kendisini tanıması, ibadet etmesi ve O’nu aramamız, özlememiz için bu değerli
hayat nimetini yaratmıştır !
Evrende
bunca muhteşem güzelliğe, nimetlere, açık deliller ve mucizelerle gönderilmiş peygamberler ve kutsal kitaplara
rağmen hayat yalanlar, hileler ve tuzaklarla doludur!
Bu yüzden
doğru yolu gösteren yani mürşid bir veliye, onun nefs terbiye okulu olan
dergahına yönelerek, nefsimizi arıtarak
Allah’a ulaşmamız lazımdır.
Önyargıdan kurtulan, öğrenmeye ve araştırmaya meraklı,
gizemli ve hikmetli gerçekleri keşfetmek isteyen kimseler Allah’a ve sırrına
ulaşabilirler..
Mürşidle beraber olmanın, ona bağlanmanın
delili Kur’an-ı Kerim’de Tevbe Süresi 119. Âyeti kerimedir: “Ey inananlar, Allah’tan korkun ve sādıklarla (doğrularla)
beraber olun.” Tefsirciler ‘Sadıklar’ın mürşid-i kâmil olduğunu
açıklamışlardır. En büyük mürşid Hz.Muhammed (a.s.) da dünyadan ayrıldığına
göre “Alimler peygamberlerin vārisleridir.”
Hadis-i şerifine uyarak ālim, mürşid-i kâmil olan bir veliye bağlanmak her
çağda Müslümanlar için gereklidir. Mürşidi olmayanları, insanın kötülüğü
emreden nefsi ve Şeytan çoğu zaman aldatır ve tuzağa düşürür !
İslam
tarihine bakıldığında sevilen, sayılan büyük ālimler, veliler bir mürşide
bağlanıp yeterliliğe erdikten sonra insanlığı aydınlatmaya devam etmişlerdir. Şāh-ı
Nakşibend (k.s.), Mevlāna Celaleddin Rumi (k.s.) ,Hacı Bektaşi Veli (k.s.),
Yunus Emre (k.s.), İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmed’in Hocası
Akşemseddin Hazretleri hep karanlığa ışık saçan yıldız olmuşlardır. Günümüzde
de Türkiye’de Adıyaman’da Gavs-ı Sani sıfatlı mürşid hazretleri dertli
insanlığın kurtuluşu için rehberlik etmektedir.
Bir veliye bağlanmanın gerekliliğini
Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim Han şöyle açıklar: “Padişah-ı
âlem olmak kuru bir kavga imiş,
Bir
veliye bende olmak hepsinden âlā imiş.”
“Evliyanın himmeti (mānevi yardımı) yaydan
çıkan oku geri çevirir!” gerçeği, sisli ormanda, tehlikeler vadisinde Allah’ın
izniyle sizi kurtarır. İnsanlar kendi başlarına bütün işleri, konuları
bilip becerebilselerdi hastalandığında doktora ve hastaneye, öğretmene ve
okula, sanat ustasına ve dükkanına gitmezlerdi.
Hadis-i şerifte
şanlı Peygamberimiz: “Allah-ü Teālā bir kuluna iyilik
dilerse, onu dinde fakih kılar.” Buyuruyor. Fakih; Gereğince anlayan,
zeki anlayışlı âlim manalarına gelir. Yüce Allah, Hakikate ulaşmayı dileyen, bu
yönde adım atan ve gayret eden mü’minleri gönül gözü açık, erdemli kullarından
eylesin! Övgü, âlemlerin Rabbine, rahmet ve selam Hz.Muhammed (a.s.)’e ,
ailesine , arkadaşlarına ve iyi kulların üzerine olsun! 01.01.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder